Sunday, April 2, 2017

Sudan'ın kabileleri

Leni Riefenstahl'ın 1970'lerde yaptığı bir Nuba kitabı vardır. Nefes kesici fotoğraflar var içinde, bedeni küle bulanmış Afrikalı çıplak kabile gençleri, olağanüstü bir fiziksel güzellik ve cinsel enerji. Youtube'da videoları da var (mesela şurada). Fantastik bir sahne: bir yanda trans halinde tepinen sülün gibi çıplak kızlar, öbür yanda seksenlik Alman teyze, ful kolonyal kıyafet, elde kamera, onları seyrediyor.

Nubyalılar Sudan'ın bölünmesinden sonra Kuzey'de kalan Kordofan vilayetinde oturuyorlar. Sudanlılar vilayeti yakın devirde başarıyla Müslümanlaştırıp kısmen Araplaştırmış. Yerli halk 1983 yılından beri isyanda. Bir ara ateşkes olmuş, barış süreci başlatılmış; 2011'de iç savaş gene patlak vermiş. O dansçı arkadaşların dağları SPML-Kuzey adlı örgütün kontrolünde. Sudan hava kuvvetleri durmadan bombalıyor. Nüfusun yarısı sınırı aşıp Güney Sudan'a kaçmış, mülteci kamplarında yaşıyor. Sudan ordusu 2012'de vilayetteki köyleri sistemli olarak boşaltıp yakmış. Vilayet başkenti Kadugli iki üç kez el değiştirmiş, tamamen yakılıp yıkılmış. İsyancılar da bunun üzerine Müslüman kasabası olan Talodi'yi topa tutup yerle bir etmişler. Normalde Sudan yanlısı olan Arap aşireti Misseriya'lar da 2013 Haziranında isyancılara katılmışlar.

Bu bilgiler  James Copnall'ın Ocak 2014 tarihli kitabından. Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
Sudan rejimini Katar finanse ediyor, Türkiye de askeri danışmanlık desteği veriyormuş. Sudan'da sözde  "şeriat" geçerli. Fethullah Hocacılar bir dizi okul açmışlardı, onlara ne oldu bilmiyorum.

Riefenstahl'ı bilirsin. 1930'larda Hitler rejiminin en görkemli propaganda filmlerini yapmıştı.  1936 Nürnberg parti kurultayına ilişkin filmi İradenin Zaferi, modern propaganda sanatının başyapıtı sayılır.

Savaştan sonra yargılandı, yanılmıyorsam bir süre hapis yattı. Israrla ırkçı olmadığını, bir tür çiğ ve çıplak estetiğe tutkun olduğunu savundu. Sonraki dönemde hayatını Afrika kabilelerine adamasının nedeni de buydu sanırım. Bir tür anti-modernist, anti-kapitalist tepki diyelim.

Peki bu öyküyü klasik kavramlarımızın çerçevesine nasıl oturtacağız? Buyur, sınav sorusu. Al bu hikâyeyi,  "emperyalizm", "islam", "Batı", "faşizm", "ulusal bağımsızlık mücadelesi" kavramlarını kullanarak yeniden anlat, bakalım anlatabilecek misin?

Misal:  "Batılı ex-Nazilerin desteklediği Afrikalı kabileler, şeriatçı islam emperyalizmine karşı verdikleri ulusal bağımsızlık mücadelesinde..."

5 yorum:

  1. Leni Riefenstahl'ın o kitabını iyi biliyorum, zamanında çok sükse yapmıştı, hatta Riefenstahl'ın faşizmle kirlenen adını biraz rehabilite etmişti.
    Yanıtla
  2. Irkçılığın başlangıçlarından ilkleri, şimdi müslüman toplumlarda alim olarak adlandırdıkları kişiler. Mesela İbn Kuteybe'nin "Zencilerin salyalı ağızları vardır, bu nedenle çok pis kokarlar". İdrisi'nin "Zencilerin akılları kusurludur" gibi yazıları var. Türklere taktıkları “İdraksız” sıfatı biliniyor zaten. İnsanların fiziksel farklılıkları, fiziklerine göre değişen yetenek ve zaafları bir gerçek. Bunu nasıl görüyorsunuz? Önemli olan bu; Fiziksel farklılıkları bir çeşitlilik ve güzellik olarak mı, yoksa rekabet içerisinde alt-üst ilişkisi olarak mı görüyorsunuz. Eğer Riefenstahl’ın bakış açısı ikincisi ise; ben de onun gibi ikinci kategoride bir ırkçıyım. Bir Asyalı kadının ipek gibi beyaz ve yumuşak cildine dokunmanın ne kadar güzel bir zevk olduğunu bilseler veya bir Ukraynalının masmavi gözlerine bakıp, Aslan yelesi gibi saçlarını okşasalar, fiziksel farklılıkları bir şans olarak algılarlar. Zencinin aklına bakacağına, aynı Riefenstahl gibi, dudaklarının güzelliğine bak. Örn; Cleopatra Coleman. İnsan ırkları arasında bir tanesini üste çıkarmak isteyenler kadar, Nazilerden sonra ortaya çıkan bu yokmuş, insanların fiziksel özelliklerine göre yetenekleri değişmiyormuş gibi davrananlar da dengesizler.
    Yanıtla
  3. Daha önce tanımıyordum Leni'yi ama sayende tanımış olduk. bir now and then baktım videolara. 2013'te seremonilere devam ama giyinmişler, Leni'nin kitabındaki çıplak dedelerine bakıp gülüyorlardı. Üzüntü verici. Öte yandan Leni'nin hayat hikayesine ve filmine de baktım, aklıma ilk gelen Atatürk'e tapan onu kurtarıcısı sanan kadın figürü oldu. Afrikalı estetiği ilgisi de belli ki 1936'da Nazilerin ona ısmarladığı yaptığı Olympia filminden geliyor . Onun dışında siyasete tesadüfen bulaşmış. Sinema tekniğinde ise çığır açmış, hareketli görüntüler, su altı kamerası vb., dansçılık ve aktrislik kariyerinin ardından.
    Yanıtla
  4. Sevgili Frank'e ne oldu bilen var mı? Yazılarını özledik, sınav haftası falandır umarız.
    Yanıtla
  5. Benim bildiğim Nuba lar da Güney Sudan ile beraber Sudan ın müslüman Arap olan ana kısmından ayrıldılar.
    Yanıtla

No comments:

Post a Comment